Real Madrid’de geçirdiği ilk sezonda beklentilerin oldukça altında kalan ve sezonun son iki ayında rotasyondan kesilen Fransız gard Thomas Heurtel, L’Equipe gazetesine açıklamalarda bulundu.
32 yaşındaki Heurtel, Real’de son iki ayda takımla şans bulamamasının nedenlerini, itibarını, takım arkadaşları ve teknik direktör Pablo Laso ile ilişkisini anlattı. İşlerin kendisi adına oldukça zor olduğunu ifade eden Fransız gard, şunları dile getirdi:
“Play-off’ların ortasında kendi durumumdan bahsetmem bencillik olur. Takıma zarar vermek istemedim. Sadece antrenman yapıyordum. Finalde normal bir şekilde oynayacağımı umarak takıma katılacağımı söylediler.”
Turkish Airlines EuroLeague Final Four’unda kadroda yer almamasıyla ilgili de konuşan Fransız yıldız şunları söyledi:
Final Four Hakkında
“Çok zor oldu. Tüm bu çalışmaların ardından kulüp ve takım arkadaşlarımın oraya gelip İspanya şampiyonluğunu kazanmasından dolayı mutluyum. Yine de, o iki ay kariyerimin en zor zamanlarıydı. EuroLeague finalinde on, yirmi dakika içinde bir şeyler verebileceğime inanıyordum. Keşke fırsatım olsaydı. Final Four, etkinliğin kapılarında birkaç yıl başarısız olduktan sonra bir rüyaydı. Nigel Williams-Goss’un sakatlığından sonra umut etmiştim. Ancak Pablo Laso bir karar vermiş ve buna bağlı kalmıştır. Kabul etmekten başka çarem yoktu. Rutinlerime odaklandım, antrenmanlarda elimden gelenin en iyisini yaptım ve hazır kalmaya çalıştım.”
Geçen Sezonki Fenerbahçe Söylentileri Hakkında
“Beni acıtan da bu. Pablo Laso’nun bana güvendiğini ve ona ihanet ettiğimi söylemek. Kalp krizi çok zor bir zamandı. Barcelona bana karşı her zaman net olmuştu. Ondan sonra kulüp ve Sarunas Jasikevicius farklı şeyler… Geldikten sonra her şey değişti. Ve İstanbul olayından sonra bir daha muhatap bile olmadım. Ben ve ailem için çok zordu. Eski ajanlarım salıverilmem için pazarlık yapıyordu. Real’le konuşuyordu. Fenerbahçe ile imzalayacağımı düşünen Barcelona değil ben biliyordum. Menajerlerim ekiple birlikte İstanbul’a gitmemi istedi. Barça, Efes maçından önce her şeyi öğrendi. Akşamın sonunda otoparktayım ve otobüsün kapısında bana “Gidiyoruz. Sen kal. Sana yarın için bir uçak bileti aldık” dedi. Şans eseri, Rodrigue Beaubois hala oradaydı ve benimle ilgilendi. Açıkçası İstanbul’a gitmeyi reddetmeliydim, masadaki kartları sunmalıydım, kiminle pazarlık yaptığımızı söylemeliydim, reddetme riskini almalıydım.”
Eurohoops
