NBA Doğu Konferansı mücadelesinde Philadelphia 76ers 1 Aralık Pazartesi günü saat 02:00’da Atlanta Hawks ile karşılaçacak. Gelin bu zorlu karşılaşma öncesinde takımların durumlarını birlikte mercek altına alalım, keyifli okumalar.
🏠 Philadelphia 76ers: Yeni Lider Maxey ve Kimlik Arayışı
Philadelphia 76ers için sezonun ilk 18 maçlık bölümü takım kimliğinin yeniden şekillendiğini gösteriyor. Artık Joel Embiid’in takımı olmayan bu yapıda liderlik tamamen Tyrese Maxey’nin omuzlarına geçmiş durumda. Embiid’in sakatlık geçmişi, geçtiğimiz sezonun büyük bölümünü kaçırması, yaz dönemindeki ameliyatı ve bu sezon da maçların yarısından fazlasında sahada olamaması; onun eski seviyesine dönme ihtimalini ciddi biçimde düşürüyor. Bu durum yalnızca bireysel bir gerileme değil, aynı zamanda takımın rekabetçiliğini de doğrudan etkileyen bir faktör. Embiid eski standartlarına yaklaşamadığı sürece Sixers’ın ligin elit takımlarına karşı gerçek bir tehdit oluşturması oldukça zor görünüyor.
Bu tablo, 10 galibiyet – 8 mağlubiyetlik derecelerinde ve yalnızca play-in hattında kendine yer bulmalarında açıkça hissediliyor. Son maçta Brooklyn Nets karşısında alınan galibiyet moral açısından önemli olsa da, takımın genel yapısındaki sorunlar devam ediyor. Maxey’nin 32.2 sayı ortalamasıyla ligin üçüncü en skorer oyuncusu olması, olağanüstü bir bireysel çıkış anlamına gelse de bu performans tek başına Sixers’ı elit seviyeye taşımaya yetmiyor. Kelly Oubre’nin sakatlığı, çaylak VJ Edgecombe’un form düşüşü ve ardından gelen sakatlığı, özellikle kanat rotasyonunu oldukça zayıflatmış durumda. Jared McCain’in dönüşü olumlu bir gelişme olsa da, hem hücumda ortalama seviyede kalmaları hem de savunmada ligin alt sıralarında yer almaları, Philadelphia’nın genel dengesizliğini özetliyor. Bu takımın sezonun devamında gerçek bir çıkış yaşayabilmesi için yalnızca Embiid’in sağlıklı olması değil, aynı zamanda savunma sisteminin kökten iyileştirilmesi ve hücumda sürdürülebilir bir yapı kurulması gerekiyor.
🛫 Atlanta Hawks: Trae Young’sız Daha Dengeli Bir Yapı
Atlanta Hawks cephesi, kadro kalitesi ve sezon öncesi beklentiler düşünüldüğünde ligin üst düzey takımlarından biri olarak görülmüyordu; ancak buna rağmen şu ana kadar beklentilerin üzerinde bir performans sergiledikleri açık. Kasım ayının neredeyse tamamını Trae Young’dan yoksun geçirmelerine rağmen 12 galibiyet – 8 mağlubiyet gibi değerli bir dereceye ulaşmaları, takımın Young’sız daha dengeli ve kolektif bir oyun ortaya koyduğunu gösteriyor. Young’ın oynadığı ilk birkaç maçta alınan kötü sonuçlar ile sonrası arasındaki fark, saha içinde topun daha doğru paylaşıldığı ve savunmada daha az bireysel hata yapıldığı bir yapının oluştuğunu kanıtlıyor.
Hawks’ın dikkat çeken bir diğer istatistiği ise deplasman performansı. 12 deplasman maçında sekiz galibiyet almaları, onların saha faktöründen bağımsız bir disiplinle oynadıklarını gösteriyor. Jalen Johnson’ın Trae Young’ın yokluğunda takımı resmen devralması ve Cavaliers karşısında sergilediği 29 sayı – 12 ribaund – 12 asistlik triple-double, onun potansiyel bir all-star seviyesine çıktığını kanıtlıyor. Johnson’ın liderliğinde daha dengeli duran Hawks, topu çok daha iyi dolaştıran, savunmada daha az zaaf veren bir takım görüntüsü veriyor. Nickeil Alexander-Walker’ın genişleyen rolüyle birlikte hatırı sayılır bir katkı vermesi olumlu bir gelişme olsa da, Zacharie Risacher’ın ikinci sezonda beklenen sıçramayı yapamaması giderek daha büyük bir problem haline geliyor. Hawks organizasyonu bu konuda sabırlı davranabilir, ancak Risacher’ın gelişimindeki tıkanıklık ileriye dönük hesapları etkileme potansiyeline sahip.
🔎 Genel Değerlendirme: Kimlik Arayan Sixers – Yeni Dengeyi Yakalamış Hawks
Bu karşılaşma, form ve ritim açısından sezonu çok farklı yerlerde yaşayan iki takımın mücadelesi olacak. Philadelphia 76ers cephesinde Maxey’nin bireysel üstünlüğü ve Embiid’in belirsizliği arasında sıkışmış bir yapının, savunmada ciddi açıklar verdiği ve hücumda süreklilik sağlayamadığı bir tablo söz konusu. Kanat rotasyonundaki eksilmeler, genç oyuncuların inişli çıkışlı performansları ve sistemin Embiid’siz net bir form bulamayışı, Sixers’ın sezon içindeki en kritik sorunlarını oluşturuyor. Maxey’nin elit skor katkısı çok değerli olsa da tek başına rakiplerin savunmalarını sarsmak için yeterli bir platform yaratmıyor.
Atlanta Hawks ise aksine daha net bir kimlik oluşturmuş durumda. Trae Young’ın sakatlığıyla birlikte topun Johnson merkezli aktığı daha kontrollü bir düzen kurulmuş, rol oyuncularının katkıları artmış ve takımın savunma direnci yükselmiş durumda. Hawks’ın deplasman başarısı, oyunun temposunu kendi lehlerine çekebilme becerileri ve genç oyuncuların yükselen performansları bu maça dair önemli veriler sunuyor.
Sonuç olarak, liderlik rolü Maxey’ye geçmiş ancak savunma ve kadro derinliğinde sorun yaşayan Sixers ile Young’sız daha dengeli, Johnson merkezli yeni bir düzen kuran Hawks’ın karşılaşması, kimlik ve sistem üzerinden şekillenen bir mücadele olacak. Bu karşılaşmada oyunun yönünü belirleyecek ana faktörler; Philadelphia’nın savunma direnci, Hawks’ın top paylaşımı ve Johnson’ın liderlik performansı olacak.
