28 Nisan 2024

Koç Sekizkök, Takımdaki Ayrılıkların Sebeplerini Açıkladı!

Ülkemizi FIBA Şampiyonlar Ligi‘nde temsil eden Darüşşafaka Lassa sezonun ortasında olmamıza rağmen adeta yeniden kadro kuruyor, özellikle üst üste ayrılıklarla dikkatleri çekmişlerdi son günlerde.

Türkiye Sigorta Basketbol Süper Ligi ekibi Rahkman dışında tüm yabancılarla yollarını ayırmış, sonrasında Timma geri dönmüş ve Amerikalı uzun Carlton da kadroya katılmıştı. Yerli oyunculardan da Canberk ve Rıdvan ile yollar ayrılmıştı.

Darüşşafaka yönetiminde herhangi bir yetkili bu trafiğin sebebini açıklamayınca medyada da haklı olarak farklı söylentiler gündeme gelmişti. Bu sezon kariyerindeki ilk başantrentörlük deneyimini yaşayan koç Yakup Sekizkök ise Eurohoops’a verdiği röportajda bu konuya açıklık getirdi.

Direk yaşananlarla başlayalım istiyorum. Çok kısa bir zaman dilimi içerisinde 3 Türk, 5 yabancı oyuncu olmak üzere takımdan tam 8 oyuncu ayrıldı. Neler oldu, neden oldu?

Bu tip finansal sıkıntılar sadece basketbolda değil, farklı branşlarda da yaşanabiliyor. Tabii bunu olağan kabul etmek için söylemiyorum. Ancak ilk kez de bizim başımıza gelmiyor. Bu dönemde, bu hamleleri bu kadar erken yapmamızın sebebi kimseye borçlu kalmadan, oyuncu kadromuzun maaşlarını her ay düzenli olarak ödeyebilmek adınaydı. Elimizdeki bütçe ölçüsünde bir kadroyla devam etmek istedik. Biz zaten bütçemize göre kadro yapmıştık. Ancak bir anda; vergi ve SGK ile ilgili gider tarafında öngöremediğimiz maliyetler ortaya çıktı. Bunu da sadece biz değil, bütün kulüpler yaşadı. Biz, bu durumla erken yüzleşmek istedik. Mart – Nisan ayına bırakmadık.

Bu oyuncu hareketliliğinin, oyuncuların bir bonservis bedeli karşılığında transferlerine izin verilmesinin sebebi; kulübün kontrat yükünü azaltıp ödeyebileceğimiz bir maaş skalasına kavuşmak.

Az önce ‘Biz bu durumla erken yüzleştik, Mart ve Nisan ayına bırakmadık’ dediniz. Böyle bir durum varken bu oyuncu hareketliliğini en azından biraz daha erteleyemez miydiniz? Çünkü Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde gruptan birinci olarak bile çıkabilirdiniz.

Belki 1 ay daha öteleyebilirdik. Belki ligde biraz daha galibiyet alıp Şampiyonlar Ligi’nde de Play-In oynamadan ilerleyebilirdik. Ancak bunun da bir garantisi yok. Onların da her gün alıcıları olmuyor, her zaman istedikleri teklifleri, kontratları bulamıyorlar. Oyuncuya iyi bir kulüp ve ligden bir teklif geldiği zaman o da bunu değerlendirmek istiyor. O kapı kapandıktan sonra bir daha açılamayabilir. O yüzden bu zamanlamayla bu işi yapmaya mecbur kaldık. Yoksa sportif açıdan bakarsak… Eğer bu işlere 1 Ocak’ta başlasaydık, şu an ligde büyük ihtimalle ikinci ya da üçüncüydük. Şampiyonlar Ligi’nde de işler yolunda gittiği takdirde birinci çıkma ihtimalimiz yüksekti.

Bu olaylar olurken, takımda kalmak isteyen oyuncular da oldu mu? Türk oyunculardan Can ve Muhsin’e de teklifler geldi mesela, ama onlar ayrılmadılar. Bu reaksiyonu nasıl karşıladınız?

Bütün oyuncular kalmak istedi. Takımdaşlık ve arkadaşlık üst seviyedeydi, kimse bunu terk etmek istemedi. Kazanan bir kulüpten gitmek istemedi oyuncular. Hatta Muhammad Ali Abdur-Rahkman, bunu bir takım toplantısında çok güzel açıkladı, ‘hiçbir oyuncu birbirini kıskanmıyor’ dedi. Hiç kimsenin diğerinin attığı şutta, oynadığı dakikada gözü yoktu.

Ki bunu sezon başında rolünü bulamamış bir oyuncunun söylemiş olması, sözün anlamını daha da büyütüyor olsa gerek.

Evet. Abdur-Rahkman o rolde de çok mutluydu. Takımın ikinci, üçüncü hatta dördüncü skoreriyken bile. Toplantıda da buna dile getirdi. O cümlesi benim de dikkatimi çekmişti.

Fakat kulübün içindeki bazı gerçekler var. Oyuncuların ‘belki bu problem tasarrufla değil, gelir artırılarak çözülür’ diye ümidi vardı. 1-2 hafta geçtikten sonra onlar da bu takvime uymayı tercih etti. Aynı zamanda oyunculara gelen teklifler de maddi olarak daha yüksekti. Hem de ligin iyi takımları onlara talip oldu. Beşiktaş gibi bana göre şu an ligin en iyi iki takımından birisinden Kyle Allman’a teklif geldi. Galatasaray gibi önemli bir camiadan David’e (McCormack) teklif geldi. Rıdvan Öncel’e EuroLeague’de oynama şansı geldi. Bizden de izin alarak gittiler, bu noktaya geldik.

Gitmeyen oyuncular sizi nasıl etkiledi? Kolay değil neredeyse tüm takımın ayrılışını izlemek.

Doğru. Kalan oyuncuların maddi bir sıkıntısı yok. Herkes maaşını aldı ve alacak. İlk artısı o.İkinci olarak bu durumu; oyuncuların aklının ve konsantrasyonunun sahada kalmasını sağlamaya çalışarak yönetmeye uğraştım. Başarılı olduğumu düşünüyorum. Bu sıkıntılar, basına yansımadan çok daha önce başlamıştı. Biz de o sırada 4 galibiyetlik bir seri yaptık. Mağlubiyetler oyuncular ayrıldıktan sonra geldi. Şu anda da hedefimiz mevcut oyuncularımızın moralini yüksek tutmak ve yeni gelen oyuncularımızla yeni bir takım kimyası oluşturmak ve işimizi parkede çözmek.

Oyunculardan konuştuk. Onlara teklif gelmesi normal tabii. Ancak onlara geldiyse size de gelmiş olabilir. Böyle bir durum oldu mu?

Profesyonel hayatta insanın önüne kapılar açılabiliyor. Şu an Darüşşafaka ile önümüzdeki hedeflere odaklanıyorum. Geçiş dönemini atlattığımızı ve mevcut kadronun devam edeceğini ve eklemeler yapacağımızı düşünüyorum. Takımı tekrar rekabetçi bir yapıya dönüştürebileceğimize inanıyorum.

Janis Timma’ya gelelim. Önce gittiği açıklandı, sonra tekrar takıma katıldı. O süreci biraz anlatabilir misiniz?

Janis ile opsiyonlu kontrat imzalamıştık. Bu kontratın ilk 2 ayı, bizim için çok avantajlıydı. Ardından sezon sonuna kadar uzatırsak kontrat bedeli çok yükseliyordu. Biz de mevcut durumumuzdan dolayı o yükümlülüğün altına giremedik ve vedalaştık. Bu ayrılığın ardından, 3 hafta sonra Janis geldi ve İstanbul’da 1 hafta zaman geçireceğini, bu bölümde bizimle birlikte idmana çıkıp çıkamayacağını sordu.

Ben de memnuniyetle kabul ettik. Zaten oyuncularımız ayrılmış ve eksik kadroyduk. Altyapıdan oyuncu alıyorduk fakat çocukların emeğine ve iyi niyetine rağmen aynı seviyede olmadıkları için idman kalitesi aksıyordu.

Janis’in kontratını feshetmemiştik. Çünkü kurallar gereği Türkiye’de bir takıma gidebilmesi için kiralık olarak sözleşme imzalası gerekiyor. İlk idmanından sonra ‘Koç, ben 10 gün buradayım. Fikstürde de 3 tane maçınız var. Benim hiç bir beklentim yok, ben kulüp ve senin için oynamak istiyorum’ dedi. Kabul ettik. Tabii 3 hafta boyunca temaslı idman yapmamış bir oyuncunun hemen maç oynaması kolay değildi. Janis 1 hafta hazırlandı ve oynayacak duruma geldi. 1-2 maç sahada bizimle birlikte yer alacak.

Biz onun sene sonuna kadar kalmasını istiyoruz. Kendi gücümüz doğrultusunda bir teklifte bulunduk. Bunu değerlendiriyor. Şu an olumlu bir dönüş yapmadı. Onun da farklı hedefleri var, EuroLeague’de oynamak istiyor. Tecrübesi ve yeteneğiyle bunu da hak ediyor. Aramızdaki fikir alışverişi devam ediyor. İstediği teklifi bulana kadar bizimle oynayacaktır diye umut ediyorum.

Cuma gününü alınan 34 sayılık mağlubiyet, kadro dar. Janis Timma hazır değil, Tolga Kay yeni geldi. Bu çok önemli bir zafer. Nasıl geldi bu galibiyet?

Az önce de bahsetmiştim. Bu sıkıntılı dönemin başında üst üste 4 galibiyet aldık. Ardından ‘o gitti, bu oynayacak mı?’ derken maç sonlarında kaybettiğimiz 3 karşılaşma var: TOFAŞ, Merkezefendi ve Manisa maçları. Bu 3 maçı da kazanmayı hak ettik, çeşitli sebeplerden kaybettik. Takımın eksik olmasını bahane olarak görmüyorum. Oyuncularıma da ‘maçları kazanacak yeterli kadromuz var’ demiştim. Kısmet olmadı, önümüze başka engeller çıktı.

Bu, biraz direncimizi kırdı. Moralsiz bir şekilde Aliağa’ya gittik. Maça çıkmadan Todd Whitters ve Canberk Kuş’un ayrılacağı kesinleşti. Artık saha içinde yönetmesi çok zor bir durum oldu. O gün, ana oyuncularımızın açığını kenardan gelen genç oyuncularımızla da kapatamayınca maçtan koptuk.

Ardından VEF Riga maçına kadar dinlendik. Çünkü 30+ dakika oynayan oyuncular vardı. Ardından oyuncularla bir araya geldik. Onlara ‘Kadromuz bu, ana oyuncular sizlersiniz, buradan umarım artık kimse ayrılmayacak ve bu kadroya yeni oyuncular eklenecek. Buradan sonra bir bahanemiz yok, kafamız dağılmamalı, her maçta elimizden geleni yapmalıyız ve yarınki maçta da sanki sezonun final maçıymış gibi oynamamız lazım’ dedim. Bu mantalite ile hazırladık.

İşin teknik tarafında da detaylar var. Elimizdeki malzemeye göre de hazırlanmamız gerekiyordu. Yapamayacağımız bir işe soyunmadık. Bazı eksiklerimizi kabul ettik. Bazı oyuncuların 30+ dakika oynayacağından ötürü tempoyu düşürmemiz gerektiğini, ribaundlarda problem yaşayacağımızı ancak bunu farklı şekilde avantaja döndürebileceğimizi, yarı saha hücumunda ikili oyunlar ve Muhsin-Berk-Janis’in alçak post oyunlarıyla üstünlük sağlayabileceğimizi konuştuk. Savunmada da dar rotasyonumuzdan ötürü agresif savunma yapamayacağımız gerçeğini kabul ettik. Çünkü dar rotasyona bir de faul problemi eklenebilirdi.

Bu anlayış bize maçı getiren şey oldu. Biz sanki tam kadroymuş gibi hızlı oynamaya çalışıp, topa deli gibi baskı yapıp kendi basketbolumuzu oynamaya çalışsaydık kaybedebilirdik. Maçın sonunu getiremeyebilirdik. Ölüm kalım maçı bu. Kaybettiğin anda bu kulvarda yoksun. Burada teknik ekipteki arkadaşlarıma da teşekkür etmem gerek. Biz bir araya geldik, teknik anlamda da bunu destekledik ve galibiyeti aldık.

8 oyuncunun ayrılmasından bahsettik. Size bir seçenek sunuyorlar. Bu 8 oyuncudan sadece 1 tanesini kadroda tutabileceksiniz. Kimi seçerdiniz?

Çok zor soru (gülerek). Ayrılanlardan genç Eray Büyükcangaz halen bizim oyuncumuz. O seneye geri dönecek. Onu ayrı tutarsam… Diğer 7 oyuncudan hiçbirini seçemem. Hepsi bize maçlar kazandıran oyuncular. Cevap veremeyeceğim bir soru sordun (gülerek).

Josh Carlton da takıma eklendi. Kısa rotasyonuna da bir hamle gelecek. Biraz Play-In rakibinize bakacak olursak… MHP Ludwigsburg eşleşmesini nasıl görüyorsunuz?

Transfer çalışmalarımız sürüyor. Şampiyonlar Ligi’ne Josh’ı ekledik, Tolga’yı (Kay) ekledik. Orada bir hakkımız daha var. Türkiye Ligi’nde 2 oyuncu ekleme hakkımız var. Önümüzde Fenerbahçe Beko maçı olduğundan önce oraya odaklanıyoruz. Birinci önceliğimiz, yeni kadro yapılanması için transfer ihtiyaçlarımızı tamamlamak. Ludwigsburg’u nasıl geçeriz sorusunun cevabını önümüzdeki günlerde masaya yatıracağız.

Son olarak… Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde 3 takımımız daha Play-In’e yükseldi. Sizce Final Four’da bir Türk temsilcisi görebilecek miyiz?

Pınar Karşıyaka’yı net Final Four favorisi olarak görüyorum. Hatta BSL’de de geçen sezon olduğu gibi finale aday görüyorum.

Hem TOFAŞ’ın hem Galatasaray’ın Play-In’i atlayıp bir sonraki tura kalacaklarını düşünüyorum. Galatasaray bizden David McCormack’i aldı, o da ilk imza attığı günden bu yana çok iyi katkı veriyor. Zaten çok tecrübeli de bir antrenörleri var. Bu elemeyi geçip bir sonraki tura TOFAŞ ile birlikte ilerleyeceklerini düşünüyorum.

Kaynak: Eurohoops