NBA Batı Konferansı ekiplerinden Minnesota Timberwolves, evindeki ilk maçında yıldız oyuncusu Anthony Edwards’ı erken kaybetmesine rağmen karakterli bir galibiyete imza attı. Rudy Gobert’in pota altı hakimiyeti, Julius Randle’ın skor liderliği ve bench katkısıyla Wolves, Indiana Pacers’ı 114-110 mağlup ederek sezondaki ikinci galibiyetini elde etti.
Karşılaşmanın 4. dakikasında Edwards’ın hamstring gerginliği nedeniyle kenara alınması, salondaki enerjiyi bir anda düşürse de, takımın geri kalanı sahada büyük bir reaksiyon gösterdi. Özellikle üçüncü çeyrekteki 28-17’lik üstünlük ve faul çizgisinde kurulan baskı (11-3 faul farkı), maçın kaderini değiştirdi.
Minnesota, savunma sertliğiyle ünlü kimliğini bu kez hücumda dengeyle birleştirdi. Julius Randle’ın 31 sayısı ve Gobert’in 19 ribaundu, bu zorlu gecede fark yarattı. Taraftarlar ise hem Kevin Garnett dönemini hatırlatan siyah formalar hem de sahadaki mücadele ruhuyla nostaljik bir zaferin tadını çıkardı.
💪 Julius Randle: Sessiz Başlangıç, Gök Gürültülü Bitiş
Minnesota’nın hücum liderliğini bu kez Julius Randle üstlendi. İlk yarıda 20 sayı atarak takımı ayakta tutan yıldız forvet, maçı 31 sayı, 7 ribaund ve 4 asistle tamamladı. Özellikle Edwards’ın sakatlığından sonra sorumluluk alması, Wolves’un mental olarak dağılmasını engelledi.
Randle’ın potaya yönelme kararlılığı ve ikili oyunlarda yarattığı baskı, Indiana savunmasını yıprattı. İlk yarıda Pascal Siakam ile birebir eşleşmelerde geri adım atmayan Randle, üçüncü çeyrekte hem içeri penetrelerle hem de dış şut tehdidiyle oyunun temposunu belirledi.
Koç Chris Finch, maç sonrası Randle hakkında “Edwards çıkınca takımın liderine dönüştü, tıpkı New York günlerindeki gibi kontrolü aldı,” ifadelerini kullandı. Gerçekten de Randle’ın hücum aklını kullanması, Minnesota’nın hücum dengesini korumasında belirleyici oldu.
🧱 Rudy Gobert: Duvar Gibi Savunma, Yürek Gibi Mücadele
Rudy Gobert için bu maç tam anlamıyla bir “veteran liderlik” örneğiydi. Fransız pivot, 14 sayı – 19 ribaund – 2 blokluk performansıyla boyalı alanı domine etti. Özellikle dördüncü çeyrekte Pacers’ın Siakam liderliğinde başlattığı geri dönüş girişimlerinde, Gobert’in ribaundlarda kurduğu fiziksel üstünlük Wolves’un nefes almasını sağladı.
Gobert’in varlığı sadece istatistiklerde değil, Pacers hücum yapısında da doğrudan hissedildi. Indiana, boyalı alanda 34 sayıda kalırken, Siakam dışındaki oyuncuların pota altına gitmekte zorlandığı gözlendi.
Üçüncü çeyrekte Minnesota’nın 28-17’lik üstünlüğü kurduğu dönemde Gobert, 6 ribaund ve 4 savunma katkısıyla farkı açan ana faktördü. Bu performans, sezon başında sıkça eleştirilen “Gobert-Towns birlikte oynayabilir mi?” sorusuna kısa süreli bir yanıt niteliği taşıdı: Evet, doğru rollerle oynarlarsa.
⚡ Pacers Cephesi: Siakam Tek Başına Yetmedi
Indiana Pacers açısından bu mağlubiyet, kadro eksikliklerinin derinliğini bir kez daha gözler önüne serdi. Tyrese Haliburton’un sezonu kapatması, Bennedict Mathurin’in sakatlığı ve Andrew Nembhard’ın yokluğu, koç Rick Carlisle’ı adeta alternatif üretmekte zorladı.
Buna rağmen Pascal Siakam, olağanüstü bir mücadele ortaya koydu. 33 sayı – 6 ribaund – 4 asistle sahanın en üretken ismi olan yıldız forvet, özellikle dördüncü çeyrekte takımını tek başına oyunda tuttu. Bitime 42 saniye kala attığı üçlükle farkı ikiye indirdi (110-108) ve umutları canlandırdı. Ancak sonrasında Jaden McDaniels’in turnikesi, Indiana’nın geri dönüş hayalini sonlandırdı.
Aaron Nesmith’in 18 sayılık katkısı dışında Pacers adına istikrarlı bir ikinci skor opsiyonu çıkmadı. Özellikle guard rotasyonundaki eksikler, takımın set hücumlarını tıkadı. Yedekten gelen genç Ben Sheppard ve Jay Huff enerjik olsalar da, tecrübe farkı maçın son bölümünde hissedildi.
🧩 DiVincenzo ve Naz Reid: X-Faktörler Sahada
Anthony Edwards’ın yokluğunda Minnesota’nın kaderini belirleyen iki isim Donte DiVincenzo ve Naz Reid oldu. DiVincenzo 17 sayıyla oynarken, dördüncü çeyrekteki savunma enerjisiyle Pacers guardlarını zorladı. Özellikle Sheppard’a yaptığı baskı ve geçiş hücumlarındaki agresifliği, takımın temposunu korumasını sağladı.
Naz Reid ise 16 sayı – 10 ribaund ile double-double yaparak bench’ten müthiş bir katkı verdi. Edwards’ın yokluğunda hem fiziksel mücadele hem de ribaundlarda üstünlük kurması, Wolves’un boyalı alan hâkimiyetini garantiledi.
Bu ikilinin enerjisi, Minnesota’nın üçüncü çeyrekte ritim bulmasında kritik rol oynadı. Özellikle DiVincenzo’nun top yönlendirme becerisi, Wolves’un topu paylaşma oranını artırdı (25 asist – 10 top kaybı).
🧠 Genel Değerlendirme: Karakterli Galibiyet
Minnesota Timberwolves için bu galibiyet, sadece skor tabelasında değil, psikolojik olarak da büyük anlam taşıyor. Anthony Edwards’sız oynanan bu maç, takımın “tek yıldızlı değil, çok yönlü” bir yapı kurabileceğini gösterdi.
Randle’ın liderliği, Gobert’in pota altı direnci ve bench derinliğiyle Wolves, bu sezon Batı’da dikkat çekecek bir potansiyel barındırıyor.
Indiana cephesinde ise eksiklikler belirleyici olmaya devam ediyor. Siakam bireysel olarak harika olsa da, Haliburton ve Mathurin olmadan takımın yarı saha üretimi yetersiz. Carlisle’ın önündeki en büyük sınav, bu geçici dönemde genç oyunculardan verim almak olacak.
Sonuç olarak Minnesota, zorlu koşullarda sahneye karakter koydu ve taraftarına umut verdi. Edwards’ın yokluğuna rağmen alınan bu galibiyet, takım kimliğinin sağlamlaştığının göstergesi. Eğer sağlık sorunlarını aşabilirlerse, bu Timberwolves kadrosu Batı’da ciddi bir “karanlık at” olabilir.
