NBA Batı Konferansı mücadelesinde Utah Jazz Salı günü saat 04:00’da Phoenix Suns ile karşılaşacak.
Karşılaşma öncesinde gelin takımların son durumlarını birlikte mercek altına alalım, keyifli okumalar.
🏠 Utah Jazz: Yeniden Doğuş Arayışında Umut Veren Başlangıç
Utah Jazz, geçtiğimiz sezonu Batı Konferansı’nın dibinde yalnızca 17 galibiyetle tamamladıktan sonra büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. Uzun süredir “yeniden yapılanma” süreci içinde olan organizasyon, bu yaz da aradığı sıçramayı henüz gerçekleştiremedi. NBA Draft’ında beşinci sıradan seçim hakkına sahip olmalarına rağmen, Cooper Flagg gibi “jenerasyonluk” bir yeteneği kaçırmaları, taraftarlar arasında moral kaybına neden oldu. Buna karşın, yeni sezonun ilk maçlarında Jazz beklenenden daha diri ve mücadeleci bir görüntü çizdi.
İlk iki maçta 1 galibiyet – 1 mağlubiyet elde eden Utah, her iki karşılaşmada da oyun disiplinini korudu. Los Angeles Clippers karşısında açılış maçında sergiledikleri hücum performansı dikkat çekiciydi. İlk çeyrekte tam 43 sayı atarak 24 sayılık fark yakaladılar ve savunmadaki her boşluğu cezalandırdılar. Hücumun liderliğini üstlenen Lauri Markkanen, All-Star seviyesindeki performansını sürdürerek 33 sayı, 4 ribaund ile yıldızlaştı. Bir diğer genç yetenek Keyonte George ise 18 sayı, 10 ribaund ile double-double yaparak sahada olgun bir performans sergiledi. Bu genç çekirdek, takımın geleceği adına umut veriyor.
İkinci maçta Sacramento Kings karşısında da uzun süre oyunun içinde kaldılar. Ancak son 7 saniyede Domantas Sabonis’in basketiyle sahadan 105–104 mağlup ayrıldılar. Bu maçta da mücadele gücü yüksekti; yalnızca ribaundlarda ve savunma geçişlerinde yapılan birkaç basit hata farkı belirledi. Takımın fiziksel olarak dirençli ve tempolu oynamaya çalıştığı görülüyor. Koç Will Hardy, kadronun gençliğini avantaja çevirip yüksek tempoda oynamaya kararlı. Utah hala büyük bir yıldızdan yoksun olsa da, takım kimyası açısından geçen sezona göre çok daha organize bir görüntü çiziyor. Taraftarların en büyük beklentisi, Markkanen liderliğinde yeniden playoff yarışına dahil olabilmek.
☀️ Phoenix Suns: Yıkımın Ardından Yeniden Kurulan Bir Sistem
Phoenix Suns, üst üste gelen hayal kırıklığı sezonlarının ardından artık bir dönüm noktasına geldi. “Süper takım” kurma denemeleri, Kevin Durant – Devin Booker – Bradley Beal üçlüsüne rağmen başarıya ulaşamadı. Bu yapı, hem saha içi uyumsuzluk hem de bitmek bilmeyen sakatlık problemleri yüzünden çöktü. Yaz döneminde yapılan köklü değişikliklerle birlikte Durant takas edildi, takım daha sade bir kimliğe yöneldi. Yönetim ve teknik ekip, üzerlerindeki baskının azaldığını düşünüyor, ancak sezonun ilk bölümü pek de umut verici başlamadı.
Hazırlık döneminde üç galibiyetle moralli bir görüntü sergileyen Suns, sezon açılışını Sacramento Kings karşısında galibiyetle yapmıştı. Fakat sonrasında işler hızla tersine döndü. Los Angeles Clippers’a 129–102 ve Denver Nuggets’a 133–111 kaybettikleri son iki maçta takımın savunma disiplini tamamen çöktü. Özellikle Nuggets karşılaşmasında ilk yarıda 71 sayı yemeleri, bu sezonki en büyük problemin net göstergesiydi. Pota altını savunmakta zorlanan Suns, ribaundlarda da rakibine 14 fark verdi.
Yine de takımda bazı bireysel ışıklar var. Devin Booker, sezona formda başladı. Nuggets karşısında 31 sayı, 7 asist ile takımın hücum lideri olarak öne çıktı. Grayson Allen 17 sayıyla ona eşlik etti, ancak genel olarak Suns’ın hücumu fazla tahmin edilebilir bir yapıya sahip. Jalen Green’in sakatlığı, hem dış şut katkısını hem de tempo değişikliğini kısıtlıyor. Koç Jordan Ott, takımın hücum temposunu artırmak istese de savunma zafiyetleri, bu planın sürdürülebilirliğini zora sokuyor. Şu anda Phoenix, hem pota savunmasında hem de ribaund mücadelesinde ligin alt sıralarında yer alıyor. Kadro kalitesi hâlâ üst düzey olsa da, oyuncular arasında saha içi uyum henüz oturmuş değil.
Suns’ın öncelikli hedefi, yıldız oyuncular arasında doğru dengeyi bulmak olacak. Booker liderliğinde hücumda ritim yakalayabilirler, ancak savunma sertliği oluşmadıkça bu galibiyet serisine dönüşmekte zorlanacak.
⚖️ Genel Değerlendirme: Yeniden İnşa Edilen İki Farklı Yol
Bu karşılaşma, yeniden yapılanma sürecindeki iki takımın birbirine zıt yönlerde ilerleyen hikayelerini buluşturacak. Utah Jazz, genç ve aç bir kadro ile her pozisyonda mücadele eden, kimliğini arayan bir ekip. Lauri Markkanen’in liderliği, Keyonte George’un gelişimi ve takımın enerjisi, Jazz’in geleceğe umutla bakmasını sağlıyor. Geçen yılın dibe vurmuş hali artık geride kalmış gibi görünüyor; şimdi hedef, tutarlı bir savunma ve disiplinli bir tempoyla playoff yarışına yaklaşmak.
Phoenix Suns ise yeniden yapılanmayı “yıldızlardan arınarak” yapmaya çalışan bir takım konumunda. Kevin Durant sonrası dönemde Booker merkezli bir sistem kurulmaya çalışılıyor, ancak savunma problemleri bu planın önüne geçiyor. Jalen Green’in dönüşü ve rol oyuncularının katkısı, takımın dengesini belirleyecek. Budenholzer yönetiminde bu yeni kimliğin ne kadar hızlı oturacağı, Suns’ın sezon kaderini çizecek.
Sonuç olarak, Jazz enerji ve mücadeleyle, Suns ise bireysel yetenek ve yeniden yapılanma vizyonuyla sahada olacak. Utah’ın evinde oynaması, seyirci desteğini arkasına almasını sağlayacak, ancak iki takımın da asıl hedefi kısa vadeli sonuçlardan çok uzun vadeli istikrar olacak. Bu maç, iki farklı felsefenin — gençlik ve yeniden yapılanma ile deneyim ve yeniden doğuşun — karşı karşıya geleceği bir sınav niteliğinde. 🏀🔥
