NBA Batı Konferansı mücadelesinde Sacramento Kings Pazartesi günü saat 04:00’da Los Angeles Lakers ile karşılaşacak.
Bu zorlu maç öncesinde gelin takımların son durumlarını birlikte mercek altına alalım.
💜 Sacramento Kings: Dengesiz Başlangıç ve Belirsizlik Dolu Günler
Sacramento Kings, yeni sezona beklenmedik derecede zorlanarak girdi. Takım, geçen yıl gösterdiği enerjik ve hızlı tempolu basketbolun oldukça uzağında bir görüntü sergiliyor. Sezon açılışında Phoenix Suns karşısında alınan 120–116’lık mağlubiyet, taraftarlar açısından büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştı. O maçta Kings, hücumda üretken olmasına rağmen savunmada büyük açıklar verdi. Üstelik, Domantas Sabonis’in sakatlığı nedeniyle oynamadığı bu karşılaşmada, takımın boyalı alandaki zaafı fazlasıyla ortaya çıktı. Ardından gelen Utah Jazz galibiyeti ise 105–104 gibi oldukça dar bir farkla geldi — ve bu galibiyet bile takımın mevcut sorunlarını gizleyemedi. Jazz gibi ligin alt sıralarında yer alması beklenen bir ekibe karşı bu kadar zorlanmak, Sacramento’nun erken dönemdeki kimlik arayışını net biçimde gösteriyor.
Sabonis’in dönüşü, Kings için kısa vadede en önemli gelişme. Utah karşısında 37 dakika sahada kalıp 12 sayı – 12 ribaund ile oynadı. Henüz sakatlıktan yeni dönmesine rağmen saha içi yüzdesi %66 (6/9) ile dikkat çekti. Ancak fiziksel olarak henüz tam ritmini bulamadığı da ortada. Öte yandan, sezon başında takımın en formda ismi Zach LaVine oldu. Hem Suns maçında (30 sayı) hem de Jazz karşısında (31 sayı) üst düzey bir performans sergileyerek Kings’in hücumdaki bir numaralı opsiyonu hâline geldi. LaVine’in bu verimliliği, Keegan Murray’in sakatlığı nedeniyle takımın hücumda yaşadığı boşluğu bir nebze kapatıyor. Murray’in kas sakatlığından dolayı Kasım sonuna kadar forma giyememesi bekleniyor ve bu durum, Sacramento’nun rotasyon dengesini ciddi şekilde etkiliyor.
DeMar DeRozan ise sezona oldukça tutuk başladı. Utah karşısında yalnızca 7 sayı üretebildi (3/9 şut isabetiyle). Onun verimsizliği, Kings’in yarı saha hücumlarında tıkanmasına yol açtı. Buna karşın, Dennis Schroder ve Malik Monk bench’ten gelerek pozitif katkı verdi. En büyük hayal kırıklığı ise Russell Westbrook. Sezonun ilk iki maçında bekleneni veremeyen Westbrook, oyunun temposunu doğru ayarlayamadı ve top kayıplarıyla takımın ritmini bozdu. Koç Doug Christie, onun rolünü yeniden tanımlamak zorunda kalabilir. Ayrıca Kings, sezonun ilk iki maçında ribauntlarda ligin alt sıralarında yer alıyor; bu durum, Sabonis’in tam formuna ulaşmasıyla birlikte çözülmesi gereken öncelikli sorunlardan biri.
🟡 Los Angeles Lakers: Luka Doncic’in Omuzlarında Taşınan Dev
Los Angeles Lakers, tıpkı rakibi gibi sezona 1 galibiyet – 1 mağlubiyetle başladı, ancak genel tablo çok daha umut verici. İlk maçta Golden State Warriors’a 119–109 yenilmelerine rağmen, hemen ardından Minnesota Timberwolves’u 128–110 mağlup ederek güçlü bir reaksiyon verdiler. Bu galibiyetin en büyük mimarı şüphesiz Luka Doncic oldu. Sloven süperstar, sezonun ilk haftasında adeta tek başına Lakers’ı sırtladı.
Warriors karşısında 42 sayı, 12 ribaund, 9 asist ile oynayan Doncic, mağlubiyete rağmen müthiş bir bireysel performans sergiledi. Takımın geri kalanı ise onun liderliğini tamamlayacak düzeyde üretim yapamadı. Ancak Timberwolves maçında tablo değişti. Bu kez Lakers, oyunun temposunu kontrol altına aldı ve hücumda daha dengeli bir görüntü sergiledi. Doncic, yine harika bir performansla 49 sayı, 11 ribaund, 8 asist üreterek sahneye çıktı. Üstelik bunu LeBron James’in yokluğunda yaptı. LeBron’un Kasım ortasında dönmesi bekleniyor, bu da şu anda tüm yükün Doncic’in omuzlarında olduğu anlamına geliyor.
Luka’ya en büyük destek, Timberwolves karşısında Austin Reaves’ten geldi. Genç guard, 25 sayı, 11 asist, 7 ribaund ile kariyer gecelerinden birini yaşadı. Ayrıca Rui Hachimura ve yeni transfer Deandre Ayton, boyalı alanda 38 sayı üretip takımın fiziksel üstünlüğünü perçinledi. Özellikle Ayton’ın pota altında hem hücum ribaundları hem de savunma sertliğiyle fark yaratması, Lakers’ın pota altı güvenliğini artırdı. Bununla birlikte, Lakers’ın en dikkat çekici istatistiği, ilk iki maçta yalnızca sekiz farklı oyuncunun skor katkısı vermesi oldu. Bu durum, rotasyonun daraldığı ve yedeklerden istenen üretimin gelmediği anlamına geliyor. Koç Redick, kısa süre içinde bench katkısını artırmanın yollarını bulmak zorunda.
Bu maçta öncesinde ise tüm planlar bozuldu, çünkü Doncic de Lebron gibi forma giyemeyecek.
⚖️ Genel Değerlendirme: Ritmini Arayan Kings, Süperstarlarından Yoksun Lakers
Bu karşılaşma, iki farklı hikâyeyi temsil ediyor: biri ritmini kaybetmiş bir Sacramento Kings, diğeri ise süperstarlarından yoksun olarak ayakta kalmaya çalışacak bir Los Angeles Lakers. Kings, kadrosundaki hücum yeteneğine rağmen henüz kimya yakalayabilmiş değil. Sabonis’in yarım formu, Murray’in yokluğu ve DeRozan’ın dalgalı performansı, takımın hücum dengesini bozuyor. LaVine’in istikrarı şu anda Sacramento’yu taşıyan tek unsur. Ancak ribaunt zafiyeti ve düşük tempolu hücum anlayışı, güçlü rakipler karşısında ciddi dezavantaj yaratıyor.
Lakers ise tam anlamıyla Luka Doncic merkezli bir yapı kurmuş durumda. LeBron’un yokluğunda Doncic’in topa hâkimiyeti daha da artmış ve takımın ritmini tamamen o belirliyor. Ancak belirttiğim gibi bu maçta ondan da faydalanamayacaklar. Reaves’in pas istasyonu rolünden liderlik rolüne evrilmesi gerekirken, Ayton’ın pota altı katkısı ve Hachimura’nın ikincil skor tehdidiyle Lakers’ın direnç noktaları olmaları gerekecek. Rotasyon darlığı uzun vadede sorun yaratabilir; özellikle tempolu takımlar karşısında bench katkısının sınırlı kalması bir handikap.
Bu maçta Kings’in hücum üretkenliğiyle Lakers’ın tempo kontrolü arasında bir denge mücadelesi yaşanacak. Sacramento’nun toparlanması için Sabonis’in daha aktif olması ve Westbrook’un top paylaşımına katkı vermesi şart. Lakers ise hem Doncic hem de Lebron’dan yoksun olarak ayakta kalmaya çalışacak. Her iki ekip de sezonun henüz başında arayış içinde. Lakers’da hem Doncic hem de Lebron olmaması ibreyi tamamen Kings lehine çevirmiş durujmda.🏀
