Euroleague 4. hafta mücadelesinde Real Madrid, 15 Ekim Çarşamba günü saat 21:45’de Partizan ile karşılaşacak.
Movistar Arena’da oynanacak ve her zaman olduğu gibi S Sport’da yayınlanacak karşılaşma öncesinde gelin takımların durumlarına birlikte göz atalım, keyifli okumalar.
⚪ Real Madrid’de Hücumdaki Dengesizlikler ve Düşüş Sinyalleri
Ev sahibi Real Madrid, sezona genel anlamda iyi bir başlangıç yapmış olsa da, son dönemdeki performanslar taraftarlar arasında soru işaretleri yarattı. EuroLeague’de ilk üç haftada iki galibiyet, bir mağlubiyet elde eden İspanyol devi, hafta sonu Liga Endesa’da Baskonia’ya 105–100 yenilerek büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. Oysa maçın ilk yarısında 20 sayıya kadar çıkan fark, ikinci yarıda tamamen eridi. Bu çöküş, yeni koç Sergio Scariolo için ciddi bir uyarı niteliği taşıyor. Daha önce İspanya Milli Takımı’nda sayısız başarı elde eden Scariolo, Real Madrid’de hem tecrübeli oyuncuların yaş ortalamasını hem de hücumun tıkanıklığını dengelemekte zorlanıyor.
Takımın en büyük problemi şu anda uzun rotasyonundan aldığı verim. EuroLeague’in en dominant pivotlarından Walter Tavares ve Bruno Fernando, şu ana kadar oynanan hiçbir maçta çift haneli skor üretemedi. Bu durum yalnızca bireysel form düşüklüğünü değil, aynı zamanda guard rotasyonunun yaratım eksikliğini de ortaya koyuyor. Facundo Campazzo ve Sergio Llull, hâlâ elit pasörler olsalar da yaş ve tempo faktörü nedeniyle iç-dış bağlantıyı kurmakta zorlanıyorlar. Bu yüzden Real Madrid’in hücum setleri çoğu zaman yarı sahada tıkanıyor. Takımın üçlük isabet oranı ise %30 ile EuroLeague’in ikinci en kötü seviyesi — bu, hem spacing hem de ritim açısından ciddi bir handikap. Hücumda 15. sırada yer alan Real Madrid, bu sezon için alışılmışın altında bir üretkenlik sergiliyor. Buna karşın, savunma hâlâ takımın ana silahı. EuroLeague’de şu anda en iyi ikinci savunma takımı konumundalar. Ancak Baskonia maçında yedikleri 105 sayı, savunma disiplini konusundaki dalgalanmaları gösterdi. Sergio Scariolo, tempoyu düşük tutmayı tercih ediyor — bu yüzden Real Madrid, ligin en yavaş beşinci takımı. Bu da yaşlı kadronun fiziksel limitlerini korumak için mantıklı bir strateji. Yine de, Trey Lyles’ın yükselen formu koçun elini rahatlatıyor. NBA’den gelen forvet, hem savunmada enerjisiyle hem de dış atış katkısıyla rotasyona denge getiriyor. Ayrıca, Sergio Llull’un Partizan karşısındaki özel motivasyonu biliniyor; İspanyol efsanenin bu maçlara ekstra konsantrasyonla çıktığı geçmişten defalarca görüldü.
⚫ Partizan’da Yeniden Doğan Özgüven ve Dengeli Oyun
Misafir ekip Partizan, sezona yaptığı kötü başlangıcın ardından çok güçlü bir reaksiyon verdi. Dubai’deki açılış maçında dağınık ve ritimsiz bir görüntü sergileyen siyah-beyazlılar, o dönemde hazırlık sürecinde yaşanan sakatlıklar ve eksik antrenmanlar nedeniyle tam kadro çalışamamışlardı. Ancak o maçın ardından takım adeta yeniden doğdu. Milano ve Anadolu Efes karşısında gelen iki iç saha galibiyeti, yalnızca moral açısından değil, sistemsel olarak da Partizan’ın yükselişini gösterdi. Zeljko Obradovic, Avrupa basketbolunun en tecrübeli koçlarından biri olarak takımı kısa sürede toparladı. Bu çıkış, aynı zamanda ABA Ligi’ne de yansıdı; Krka ve Split karşısında alınan net galibiyetler, kadronun genişliğini ve gençlerin katkısını ön plana çıkardı. Özellikle 20 yaşındaki Fin forvet Miikka Muurinen, enerjisiyle takım rotasyonuna yeni bir boyut eklemeye başladı.
EuroLeague’deki iki son galibiyette Partizan’ın savunma ve ribaund disiplini belirleyici oldu. Geçen sezonun en büyük problemi olan savunma ribaundları artık güçlü bir noktaya dönüşmüş durumda — siyah-beyazlılar şu anda EuroLeague’in en iyi ikinci savunma ribaund takımı. Bu, ikinci şans sayılarının minimuma inmesini sağlıyor. Milano karşısında 11/21 üçlük isabeti, takımın hücumda ne kadar verimli olabileceğini gösterirken, Anadolu Efes karşısında yalnızca %22 üçlük yüzdesine rağmen galibiyet gelmesi, takımın savunma karakterinin oturduğuna işaret etti. Bu dönemde Sterling Brown ve Isaac Bonga, takımın iki yönlü liderleri olarak öne çıktı. Brown’ın dış şut etkinliği ve Bonga’nın savunmadaki çok yönlülüğü, Partizan’ın hücum-savunma dengesini kurdu. Buna karşın, Jabari Parker, Carlik Jones ve Duane Washington gibi isimlerden henüz beklenen katkı alınamadı. Washington, Split deplasmanında ritim bulmaya başlamış görünüyor; bu, Zeljko Obradovic’in rotasyonda daha fazla esneklik kazanmasını sağlayabilir. Ayrıca, Real Madrid karşısında Dylan Osetkowski’nin dış şut isabet oranı bu maçın kırılma noktalarından biri olabilir; Obradovic’in sisteminde Alman uzun, spacing yaratmada kilit rol oynuyor.
⚡ Genel Değerlendirme
Bu karşılaşma, tecrübe ile dinamizmin çarpışacağı bir mücadele olacak. Real Madrid, her ne kadar yıldızlarla dolu bir kadroya sahip olsa da, şu anda hem tempo hem de ritim açısından geride görünüyor. Hücumda Tavares–Campazzo bağlantısının işlememesi, Madrid’in en büyük zaafı. Scariolo’nun set temposu, savunmada güçlü ama hücumda statik bir oyun yaratıyor. Bunun karşısında Partizan, formda ve özgüveni yüksek bir şekilde sahaya çıkacak. Obradovic’in ekibi, son haftalarda ribaund üstünlüğü ve geçiş hücumlarındaki temposuyla dikkat çekiyor. Ayrıca Partizan, geçtiğimiz sezonlarda Real Madrid’e karşı oynadığı maçlarda rakibin temposunu bozmakta oldukça başarılı olmuştu.
Genel tabloya bakıldığında, Real Madrid için bu maç bir reaksiyon testi, Partizan içinse istikrar sınavı niteliğinde. İspanyol devi, hücum verimliliğini yükseltmek ve iç saha güvenini korumak istiyor; Partizan ise, deplasmanda savunma disipliniyle ayakta kalmayı hedefliyor. Campazzo ve Llull’un deneyimi ile Brown ve Bonga’nın atletizmi arasındaki denge, maçın kaderini belirleyecek. Sonuç ne olursa olsun, bu mücadele Avrupa basketbolunun iki farklı jenerasyon anlayışını — sistematik tecrübe ile modern dinamizmi — aynı sahnede buluşturacak.