NBA Batı Konferansı mücadelesinde Portland Trail Blazers Cumartesi günü saat 05:00’da Golden State Warriors ile karşılaşacak.
Gelin karşılaşma öncesinde takımların durumlarını birlikte mercek altına alalım, keyifli okumalar.
🔴 Portland Trail Blazers: Kaosun İçinde Kimlik Arayışı
Portland Trail Blazers, Damian Lillard döneminin sona ermesinden bu yana yönünü bulmakta zorlanıyor. Batı Konferansı’nın sert rekabet ortamında varlık göstermek, kadro derinliği ve liderlik eksikliği nedeniyle her sezon daha da zor hale geliyor. Geçen sezon zaman zaman ışık yaktıkları anlar oldu; özellikle agresif savunma yapabildikleri dönemlerde ligin en zorlu rakiplerinden biri hâline geldiler. Hatta birkaç hafta boyunca istatistiksel olarak NBA’in en iyi savunma takımı konumuna yükselmişlerdi. Ancak hücumda yaşanan istikrarsızlık, bu çıkışın kalıcı olmasını engelledi. Yeni sezonun ilk maçında da benzer bir tablo ortaya çıktı: Minnesota Timberwolves karşısında savunmada dirençli, hücumda ise yetersiz bir Blazers izledik.
Maçın son periyodu, Portland adına tam anlamıyla kabus gibiydi. Son dokuz dakikada sadece iki saha içi isabeti bulabildiler ve 19 sayıyla tamamladıkları çeyrek, galibiyet umutlarını söndürdü. Aslında üç çeyrek boyunca oyun planı işe yarıyor gibiydi; ama son bölümde tempoyu yönetemediler, spacing çöktü ve hücum tamamen tıkandı. Koç Chauncey Billups’un mola dönüşlerinde doğru ayarlamaları yapamaması da dikkat çekti. Ne var ki, bu teknik-taktik sorunlar kısa sürede yerini çok daha büyük bir krize bıraktı: Billups’un, FBI’ın yasa dışı bahis operasyonu kapsamında tutuklandığı iddiası tüm NBA’e bomba gibi düştü. Ligin son yıllardaki en büyük skandallarından biri olarak gösterilen bu gelişme, Blazers’ın saha dışı dengesini de tamamen sarstı.
Artık takımın başında Tiago Splitter geçici olarak görev yapacak. Splitter, koçluk kariyerinin henüz başında olsa da, oyuncularla iletişimi güçlü ve saha içi sistematik anlayışıyla tanınan bir isim. Ancak kısa vadede ondan mucize beklemek zor. Hücumda genç yıldız Shaedon Sharpe’ın performansı belirleyici olacak. Geçen sezonun sonunda çıkışa geçen Sharpe, pota etrafında bitiriciliği ve bire birde skor bulma becerisiyle dikkat çekiyor. Anfernee Simons ise bir başka kritik unsur; hem top yönlendirme hem de dış şut katkısıyla Portland hücumunun omurgasını oluşturmak zorunda. Takım savunmasında Deandre Ayton ve Matisse Thybulle ikilisinin performansı umut verici olsa da, kadro genelinde yaşanan moral bozukluğu, kimlik arayışını daha da zorlaştırıyor. Portland artık yalnızca sahada değil, yönetim katında da yeniden yapılanmak zorunda.
🟡 Golden State Warriors: Deneyimle Yeniden Doğan Bir Güç
Golden State Warriors, geçen sezonun sonunda “son bir şampiyonluk hamlesi” olarak görülen Jimmy Butler transferi ile risk aldı. Stephen Curry etrafında kurulan bu son büyük plan, zaman zaman işler gibi görünse de finale ulaşamadı. Genç oyuncuların gelişiminde beklenen sıçramanın yaşanmaması, rotasyonu dengesiz hâle getirdi. Buna rağmen Warriors, yeni sezona güçlü bir mesajla başladı. İlk iki maçlarını da Batı’daki doğrudan rakiplerine karşı kazandılar: önce deplasmanda Los Angeles Lakers, ardından evde uzatmada Denver Nuggets’ı devirdiler.
Denver karşısındaki galibiyet, onların hâlâ elit seviye bir takım olduğunu kanıtladı. Maç boyunca birkaç kez çift haneli farkla geri düşmelerine rağmen pes etmediler. Özellikle son iki dakikada Stephen Curry’nin 16 sayı üst üste atarak maçı tek başına çevirmesi, basketbol tarihinin en büyük şutörünün hâlâ zirve formunda olduğunu gösterdi. Curry’nin oyun zekâsı, temposu ve liderliği Warriors hücumunun nabzını belirliyor. Ayrıca veteran Al Horford, takıma hem sertlik hem de savunma yönünde istikrar kazandırdı. Nikola Jokić’i savunmada etkisizleştirmesi, 37 yaşında olmasına rağmen hâlâ ne kadar değerli olduğunu kanıtladı.
Koç Steve Kerr, bu sezon rotasyonu daha dengeli kullanmayı planlıyor. Butler ve Curry’nin liderliğinde, genç oyuncular Moses Moody, Jonathan Kuminga ve Brandin Podziemski’ye daha fazla sorumluluk veriliyor. Takım hâlâ hücumda hızlı karar verme, savunmada iletişim gibi konularda gelişim alanına sahip, ancak kimya açısından umut verici bir görüntü çiziyor. Bu sezonki Warriors’ın en büyük farkı, psikolojik dayanıklılık. Artık sadece dış şutlara yaslanan bir takım değil, gerektiğinde boyalı alandan üretim yapabilen, ribaund mücadelesine katılan, daha çok çeşitlilik sunan bir yapıdalar.
⚖️ Genel Değerlendirme: Krizdeki Blazers’a Karşı Odaklanmış Warriors
Bu karşılaşma, iki farklı yönelimin hikâyesi: kaos içindeki Portland Trail Blazers ile yeniden doğan Golden State Warriors’ın buluşması. Blazers cephesi saha içi kadar saha dışı krizlerle boğuşurken, genç oyuncuların liderlik eksikliğini kapatması gerekiyor. Tiago Splitter’ın göreve gelişi, kısa vadede enerji tazelemesi yaratabilir; ancak oyun planı hâlâ belirsiz. Portland savunmada direnç gösterebilir ama hücumda süreklilik yakalayamazsa, uzun aralıklarla tıkanmaları kaçınılmaz.
Diğer yanda Warriors, formda, özgüvenli ve tecrübeli bir ekip görüntüsünde. Curry’nin liderliğinde yüksek tempolu, pas akışına dayalı hücumlarıyla rakip savunmaları yıpratıyorlar. Al Horford’ın varlığı, pota altındaki fiziksel eksikliği kapatırken; Jimmy Butler’ın savunmadaki sertliği takıma yeni bir karakter kazandırdı.
Sonuç olarak bu maç, sadece skor değil, psikolojik ve yapısal farkların da sahaya yansıdığı bir mücadele olacak. Warriors, ritmini bulmuş bir veteran takımı olarak konsolide görünürken; Blazers, kimlik ve istikrar arayışında, sancılı bir geçiş sürecinin ortasında. Portland’ın içsel kaosu karşısında Golden State’in kolektif düzeni, bu karşılaşmayı NBA’in erken döneminde bir denge ve disiplin testi hâline getirecek. 🏀
