FIBA Şampiyonlar Ligi 3. hafta mücadelesinde temsilcimiz Galatasaray MCT Technic Salı günü saat 20:00’da Wurzburg ile karşılaşacak.
Turkcell Basketball Gelişim Merkezi’nde oynanacak ve TRT Spor Yıldız ekranlarında yayınlanacak karşılaşma öncesinde gelin takımların son durumlarına birlikte göz atalım, keyifli okumalar.
🟡 Galatasaray’da İstikrarsızlık ve Savunma Zafiyeti
Temsilcimiz Galatasaray MCT Technic, sezona umut verici bir giriş yapmasına rağmen son haftalarda istikrarsız bir çizgi sergiliyor. Tüm kulvarlarda yakaladığı dört maçlık galibiyet serisi, geçtiğimiz hafta Fenerbahçe Beko karşısında alınan 76–85’lik mağlubiyetle sona erdi. Bu yenilgi, takımın üst düzey rakipler karşısında savunma zaaflarını yeniden gözler önüne serdi. Yine de sarı-kırmızılılar, FIBA Şampiyonlar Ligi’nde namağlup unvanlarını koruyorlar ve bu kulvarda hücumda oldukça verimli bir görüntü çiziyorlar. Hücumda ligin en üretken dört takımı arasında yer alan Galatasaray, atletik kadrosu sayesinde tempo basketbolunu başarıyla uygulayabiliyor. Ancak sorun, işin savunma kısmında ortaya çıkıyor. Özellikle adam değişimlerinde yaşanan iletişim kopuklukları, rakiplerin kolay sayılar bulmasına neden oluyor. Ayrıca son periyotlarda konsantrasyonun düşmesi, maçların kırılma anlarında savunma dengesini bozuyor.
Temsilcimizin skor yükünü taşıyan üçlü net bir şekilde ortaya çıkmış durumda (Errick McCollum’un sakatlığının da etkisiyle): James Palmer, Will Cummings ve Fabian White. Özellikle Palmer, son altı maçın tamamında çift haneli skor üretirken, Fenerbahçe karşısında 20 sayı ve 7 asistlik etkileyici bir performans sergiledi. Cummings ise kritik anlarda sorumluluk alabilen, top yönlendirme konusunda takımın sigortası konumunda. Fabian White ise hem dış şut hem de ribaund katkısıyla iki yönlü oyun sergiliyor. Ancak bu üçlünün öne çıkışı, takımın geri kalanında üretkenlik eksikliği yaratmış durumda. Serbest atışlardaki düşük yüzde ise son haftalarda dikkat çeken bir başka problem; Galatasaray, son iki maçında %65’in altında serbest atış isabeti buldu. Koç Yakup Sekizkök’ün takımı, hücumda belirli sekanslarda çok akıcı bir yapı yakalasa da, savunmada bireysel hatalar ve geç dönüşler, kazanılan momentumu kolayca kaybetmelerine neden oluyor. Avrupa arenasında başarılı olmaya devam edebilmek için temsilcimizin bu dengesiz performansını düzeltmesi şart.
🔴 Würzburg’da Sistemsel Tutarlılık ve Hücumda Ritim Arayışı
Misafir ekip Würzburg Baskets, son yıllarda sistemini istikrarlı biçimde geliştiren bir takım olarak dikkat çekiyor. Sasa Filipovski yönetiminde üç sezondur aynı prensiplere bağlı kalan ekip, bu istikrarın karşılığını alıyor. Sezona oldukça iyi başlayan Alman temsilcisi, ilk mağlubiyetini Almanya Kupası’nda Oldenburg’a karşı aldı. Ancak bu yenilgiye rağmen genel form grafiği yüksek. Özellikle FIBA Şampiyonlar Ligi’nde iki iç saha galibiyetiyle namağlup ilerlemeleri, takımdaki güven ortamını artırdı. Filipovski’nin sisteminde tempo yüksek, top paylaşımı geniş ve dış şutlar belirleyici unsur. Takım, maç başına yüksek sayıda üçlük denemesi yapıyor ve hücum ribaundlarında oldukça aktif bir görüntü çiziyor. İkinci şans sayılarında ligin en verimli takımlarından biri olmaları, rakiplerin savunma planlarını sürekli zorluyor.
Bu sezonun formda isimlerinden biri Davion Mintz. Amerikalı guard, dış şutlarda yakaladığı yüksek isabet oranı ve kendi pozisyonunu yaratma becerisiyle takımın birincil skor opsiyonu haline geldi. Son haftalarda hücumun merkezinde o var ve ritim bulduğunda Würzburg’un genel hücum etkinliği katlanıyor. Ancak Oldenburg karşısında yaşanan mağlubiyet, takımın bu sisteme olan bağımlılığını da gösterdi: Würzburg o maçta ilk 16 üçlük denemesini kaçırdı ve tam 21 top kaybı yaptı. Bu kadar zayıf bir şut performansının tekrarlanması zor olsa da, top kayıplarını azaltmak koç Filipovski’nin öncelikli gündeminde. Hücumun ikinci lideri Marcus Carr, dinamizmi ve potaya yönelme becerisiyle Mintz’i tamamlıyor. Ayrıca Brae Ivey, bençten gelip anlık skor katkısı verebilen bir isim olarak önemli rol oynuyor. Uzun rotasyonunda ise Eddy Edigin, sınırlı sürelerde yüksek verimlilikle katkı veriyor ve özellikle ribaundlarda takıma denge sağlıyor. Würzburg’un genel yapısı, hücum temposuna dayalı olsa da savunmada da geçen sezona göre belirgin bir gelişim gözleniyor.
⚡ Genel Değerlendirme
Bu karşılaşma, hücum potansiyeli yüksek iki takımın karşı karşıya geleceği, tempolu ve seyir zevki yüksek bir mücadeleye sahne olacak. Temsilcimiz, bireysel yeteneklerle fark yaratmaya çalışan bir takım kimliğinde; özellikle Palmer ve Cummings’in yaratıcılığıyla set temposunu yukarı çekebiliyorlar. Ancak savunmada yaşanan istikrarsızlık, zaman zaman bu hücum verimliliğini gölgeliyor. Özellikle ribaundlarda geri düşmeleri ve rakiplerin açık sahada kolay sayı bulmasına izin vermeleri, önemli bir zafiyet olarak öne çıkıyor. İç sahada oynayacak olmanın avantajıyla tempo kontrolünü elde tutmak ve savunmada iletişimi korumak, sarı-kırmızılılar için belirleyici olacak.
Würzburg cephesi ise daha oturmuş bir sistem ve daha yüksek kolektif kimliğe sahip. Filipovski’nin yıllardır koruduğu oyun felsefesi, takımın kimyasını güçlendirmiş durumda. Mintz ve Carr ikilisinin form durumu, maçın hücum yönünü şekillendirebilir. Ancak Alman temsilcisi de tıpkı Galatasaray gibi savunmada bireysel hatalara açık bir takım. Hücumda ritim bulamadıklarında top kayıpları ve düşük şut yüzdesiyle rakiplerine kolay fırsatlar tanıyorlar.
Sonuç olarak bu mücadele, temsilcimizin bireysel yıldız gücüne dayalı hücum anlayışıyla, Würzburg’un kolektif ve sistemli oyununun çatışması niteliğinde olacak. Galatasaray tempoyu kontrol ettiği sürece skor avantajını elinde tutabilir; ancak Würzburg ritim yakalarsa dış şut performansıyla maçın gidişatını kolaylıkla değiştirebilir. Kağıt üzerinde güçler denk görünse de, psikolojik üstünlüğü ve iç saha enerjisiyle sarı kırmızılıların Fenerbahçe yenilgisi sonrası reaksiyonu bu maçın en belirleyici unsuru olacak.